Pages

About my Blog

Welcome to blogger. This is your first content for welcome says for your blog. Edit or delete it, then start blogging! Go To Edit Html after that expand widget templates and find this content with search for easy find this content and if you done found content you can edit or deleted it as you want and thank's using our work / themes i very happy about this.

9 Ocak 2012 Pazartesi

GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ...

GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
İnsanların dış dünyadan aldıkları bilgilerin %85’ ini görme kanalıyla aldığı tahmin edilmektedir. Ancak bu, görme yetersizliği olan çocukların görenlerden %85 daha az bilgi alacağı anlamın gelmez. Görme engelli çocukların diğer duyu organlarını da bilgi edinme amacıyla kullanacağı anlamına gelir.
Görme olmadığında birey dünyayı öğrenmek için kendi incelemelerine ve başka insanların anlatımlarına güvenmek zorunda kalır.
Kavramsal gelişimleri, normal çocuklara oranla daha geridir. Özellikle soyut kavramlarda başarı düşüktür. Bunun nedeni ise uygun öğrenme yaşantılarının olmayışıdır
Görme problemi olan çocuklar aynı noktaya uzun süre bakma, ilgisini çekebilecek bir eşyayı fark edememe, nesneyi gözleriyle takip edememe, renkleri ayırt edememe, sık sık eşyalara çarpma, sık sık düşme ya da sağa sola amaçsız uzanma gibi sorunlarla karşılaşabilirler.
 
Görme engelli çocuklarda engelinden dolayı göz-el koordinasyonu yoktur. Eğitimlerinde ağırlıklı olarak kulak el işbirliğini geliştirmeye çalışmalıdır
Bilişsel gelişim duyuların kullanılmasını gerektirir. Çünkü zihinde bulunan her şey önce duyular aracılığıyla algılanır.
Görme engelli çocuk göz teması kuramaz, mimik ve jestlerle kendini ifade edemez.,
Dil öğrenilen bir özelliktir. İşitsel alması nedeniyle görme güçlüğü olanların dil gelişimlerine olumsuz etkisi yok denecek kadar azdır.
Sosyal faaliyetlere ilgilidirler.
Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıdır
 

AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCA HİHAYESİ...



AĞUSTOS BÖCEĞİ VE KARINCA

Bir varmış bir yokmuş bir ormanda ağustos böceği ve karınca varmış.karınca yazın durmadan yuvasına yiyecek taşırmış.ama ağustos böceği çok tembelmiş.karınca bir gün yine böyle yiyecek bulmaya çıkmış.o sırada ağustos böceği ağacın kenarında tatlı tatlı öterken karınca : ağustos böceği nasılsın demiş.oda iyiyim iyiyim senin gibi salak diğilim.demiş.karınca buna çok kızmış.öfke ile konuşarak : ağustos böceği sen hiç bu sene yiyecek toplamamışsın galiba. ağustos böceği gülerek : amaaaan karınca boşver yiyeceği.yaz günü rahatına baksana.ama karınca onun bu tavrına gıcık olmuş.onu önemsememiş ve evine gitmiş.kış iyice yaklaşmış.ağustos böceği de yiyeceksiz kaldığı için karıncadan biraz yiyecek ala bilirim diyerek karıncanın evine gitmiş.karıncaya dönerek: karınca kardeş bana biraz yiyecek vere bilirmisin demiş.ama karınca ona yiyecek vermemiş ve kapıyı şat diye kapatmış.ağustos böceği yiyeceksiz kalarak keşke ondan önce yiyecek ben toplasaydım diyerek bir daha böyle yapmayacağına kendine söz vermiş.

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA OYUN

   ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA OYUN

Bazı araştırmacılar, zihinsel engelli olan ve olmayan çocukların oyun türü ve düzeylerini karşılaştırmışlardır. Zihinsel engelli olan ve olmayan çocuklar takvim yaşlarına göre karşılaştırıldıklarında, zihinsel engelli çocukların işlevsel oyun, yalnız, sembolik oyun gibi daha alt düzeydeki oyunlara yönlendikleri gözlenmiştir. Fogel ve Melson (1987), zihinsel engelli okul öncesi çocukların oyunlarının, engelli olmayan yaşıtlarına göre daha az aktif, daha az esnek ve sembolik olduğunu bulmuşlardır. Zihinsel engelli olan ve olmayan çocuklar zeka yaşlarına göre karşılaştırıldıklarında ise iki grubun oyunlarının türü ve düzeylerinin farklılaşmadığı görülmektedir. Aynı türde yada düzeyde oyun organizasyonları aynı zeka yaşında ya da aynı gelişimsel yaşta görülebilmektedir.

ÇOCUKLARIN PSİKOMOTOR GELİŞİMİNE KATKIDA BULUNACAK EĞLENCELİ BİR OYUN...

OYUNUN ADI: İpe düğüm atma
KATKIDA BULUNDUĞU GELİŞİM ALANI: Psikomotor alan
YAŞ GRUBU: 5-6 Yaş
KULLANILAN ARAÇ GEREÇLER: İp, kronometre ve müzik.
AMAÇ VE KAZANIMLAR:
Sosyal-Duygusal Alan;
Amaç 4: Kendi kendini güdüleyebilme
K1:Kendiliğinden bir işe başlar.
K2:Başladığı işi bitirme çabası gösterir.
Psikomotor Alan;
Amaç 2: El ve göz koordinasyonu gerektiren belirli hareketleri yapabilme
K15: Nesneleri değişik malzemelerle bağlar
Amaç 4: Küçük kaslarını kullanarak belirli bir güç gerektiren hareketleri yapabilme
K3: Nesneleri çeker/ gerer
K4: Malzemelere elleriyle şekil verir
K5: Malzemelere araç kullanarak şekil verir
 Bilişsel Alan;
Amaç 3: Dikkatini toplayabilme
K1: Dikkat edilmesi gereken nesneyi durumu ya da olayı fark eder
K2: Dikkatini nesne durum ya da olay üzerinde yoğunlaştırır
OYUNUN UYGULANIŞI: Oyuncular aynı odada toplanırlar. Oyun yöneticisi her oyuncuya yaklaşık 1 metre uzunluğunda ip verir. Müzik açılır ve ‘Başla’ komutuyla her oyuncu ipine olabildiğince çok düğüm atmaya çalışır. 2 dakika sonunda tüm oyuncuların iplerindeki düğümler sayılır ve çizelgeye not edilir. Çizelgeye göre ipine en fazla düğüm atan oyuncu, oyunu kazanmış olur. Kazanan oyuncu alkışlanır

                            


İnsan hakları ve çocuk hakları arasındaki fark nedir?

İnsan hakları ve çocuk hakları arasındaki fark nedir?
İnsan hakları bütün insanların sahip olduğu haklardır. Çocuk hakları ise, doğal durumları gereği dezavantajlı bir durumda olan çocukların insan haklarının korunabilmesi için onlara tanınan ek haklardır.
Türkiye ve dünyada Sokakta Yaşayan / Çalıştırılan Çocuklar
  Çocuk işçiliği sadece Türkiye’de ya da gelişmekte olan ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de kısacası tüm dünyada önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok ülkede yapılan araştırma sonuçları ; dünyada yaşları 5 ile 14 arasında değişen 250 milyon çalışan çocuk olduğunu göstermektedir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişmekle birlikte dünyadaki her beş ile üç çocuktan birisinin ekonomik olarak faal olduğu gözlenmekte; çalışan çocukların büyük çoğunluğu ise, gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır.
Çocuk hakları sözleşmesi maddeleri:
  Madde 28:
1)      Taraf Devletler, Çocuğun eğitim hakkını kabul ederler ve bu hakkın fırsat eşitliği temeli üzerinde tedricen gerçekleştirilmesi görüşüyle özellikle:
a- İlköğretimi herkes için zorunlu ve parasız hale getirirler;
b- Ortaöğretim sistemlerinin genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimlerde örgütlenmesini teşvik ederler ve bunların tüm çocuklara açık olmasını sağlarlar ve gerekli durumlarda mali yardım yapılması ve öğretimi parasız kılmak gibi uygun önlemleri alırlar;
c- Uygun bütün araçları kullanarak, yüksek öğretimi yetenekleri doğrultusunda herkese açık hale getirirler;
d- Eğitim ve meslek seçimine ilişkin bilgi ve rehberliği bütün çocuklar için elde edilir hale getirirler;
e- Okullarda düzenli biçimde devamını sağlanması ve okulu terk etme oranlarının düşürülmesi için önlem alırlar.
2) Taraf Devletler, okul disiplininin çocuğun insan olarak taşıdığı saygınlıkla bağdaşır biçimde ve bu Sözleşmeye uygun olarak yürütülmesinin sağlanması amacıyla gerekli olan tüm önlemleri alırlar.
3) Taraf Devletler eğitim alanında, özellikle cehaletin ve okuma yazma bilmemenin dünyadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve çağdaş eğitim yöntemlerine ve bilimsel ve teknik bilgilere sahip olunmasını kolaylaştırmak amacıyla uluslararası işbirliğini güçlendirir ve teşvik ederler. Bu konuda, gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle göz önünde tutulur.

·         Madde 32:
1) Taraf Devletler, çocuğun ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.
2) Taraf Devletler, bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçlar ve öteki uluslararası belgelerin ilgili hükümle göz önünde tutularak, Taraf Devletler özellikle şu önlemleri alırlar:
a- İşe kabul için bir ya da birden çok asgari yaş sınırı tespit ederler;
b- Çalışmanın saat olarak süresi ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri yaparlar.
c- Bu maddenin etkili biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yaptırımlar öngörürler.

·         Madde 33Taraf Devletler, çocukların uluslararası anlaşmalarda tanımladığı biçimde uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı kullanımına karşı korunması ve çocukların bu tür maddelerin yasadışı üretimi ve kaçakçılığı alanında kullanılmasını önlemek amacıyla, yasal, sosyal ve eğitsel nitelikler de dahil olmak üzere, her türlü uygun önlemleri alırlar.
·         Madde 39Taraf Devletler, her türlü ihmal, sömürü ya da suistimal, işkence ya da her türlü zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulaması ya da silahlı çatışma mağduru olan bir çocuğun, bedensel ve ruhsal bakımdan sağlığına yeniden kavuşması ve yeniden toplumla bütünleşebilmesini temin için uygun olan tüm önlemleri alırlar. Bu tür sağlığa kavuşturma ve toplumla bütünleştirme, çocuğun sağlığını, özgüvenine ve saygınlığını geliştirici bir ortamda gerçekleştirilir.

Sokakta Yaşayan / Çalıştırılan Çocuklar:

  Ülkemizde sanayileşme ve kentleşmeyle birlikte ortaya çıkmaya başlayan sokakta yaşayan/çalıştırılan çocuklar sorunu, özellikle 1990’ların ortalarından beri  artmaya başlamıştır. Sokakta yaşayan/çalıştırılan çocuklar her türlü taciz, şiddet, soğuk, açlık, aşırı yorgunluk, egzoz gazları, kazalara ve yerli yersiz her tür suçlamalarla karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca bu çocuklar, eğitim ve öğretimlerini aksatmakta veya başarısız olmaktadırlar. Toplumda “sokak çocukları” olarak adlandırılan bu çocuklar, sokağın çocukları değil sokağa itilen, sürüklenen çocuklardır. 
  Sokakta yaşayan çocuklar; sokağı mesken tutan, günlük hayatının tamamını sokakta geçiren, yaşadıkları ortamlarda her türlü ihmal, istismar, sömürü ve kötü davranışa maruz kalan, aile veya yasal yakınlarıyla bağları kısmen ya da tamamen kopmuş, risklere karşı kendilerini koruyamayan, bir kısmı da yaşadıkları ortam ve geçirdikleri travma sonucu uçucu ve uyuşturucu madde kullanan çocuklardır.
   Sokakta çalıştırılan çocuklar;  aileleri ile bağları kopmamış ancak sosyal destekleri çok zayıf olan, kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve ailelerin gelirlerine katkıda bulunmak için sokakta çalıştırılan veya çalışmak zorunda olan çocuklardır.  

Çocukları Sokakta Yaşamaya/Çalıştırmaya İten Nedenler:
  Göç
  Ailenin içi ihmal, istismar ve şiddet
  Aile parçalanması
  İşsizlik
  Ekonomik yoksunluk
  Ebeveynlerden birisinin evi terk etmesi,
  Ailenin eğitimsizliği,
  Çocuğun okul başarısızlığı,
  Çocuğun sokakta çalışıp, para kazanmasını teşvik edilmesi,
  Akran grupları,
  Sokağın çekiciliği ve özgürlüğü,
  Çocukların eğitim sistemine dahil edilememesi,
  Boş zamanları değerlendirici etkinliklerin yetersizliği,
  Ailenin olumsuz tutum ve davranışları,
  Yetişkinlerin çocuklara sokakta para ve eşya verme gibi olumsuz tutum ve davranışları.

Aile içi şiddet ve istismar:
  Sağlıklı aile ortamında yetişmeyen çocuğun eğitimine önem verilmemekte, aile bütçesine katkıda bulunması beklenmekte ve çocuk, yaşına uygun olmayan ruhsal ve fiziksel sağlığını tehlikeye sokan işlerin yanı sıra madde bağımlılığı kazanmasına neden olacak işlerde çalıştırılmaktadır. Çocuklar para kazandığı için kendisini yetişkin gibi hissetmektedir. Çoğu zaman ailenin denetiminden uzaklaşan çocuk, eğitimini yarıda bırakmakta, akran gruplardan soyutlandığı gibi yetişkinlerin dünyasına da girememekte, iş ortamında da uyum sağlayamayarak ayrılmakta, sokaktaki sınırsız ve sorumsuz özgürlüğü seçerek sosyal yaşamdan tamamen kopmakta ve bir süre sonra sokakta yaşamayı tercih eder hale gelmektedir.
  Sokakta yaşayan ve/veya çalıştırılan çocuklara, kardeşlerine ve ailelerine yönelik hizmetler  Sosyal Hizmetler  ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bağlı Çocuk ve Gençlik Merkezleri aracılığı ile verilmektedir.

Sokakta Yaşayan / Çalıştırılan Çocuklar için yapılması gerekenler:
Çocuklara Yönelik Çalışmalar:
  Çocukların sokakta tespitine yönelik yürütülen mobil sokak çalışmaları,
  Ailelerinin  psiko- sosyal incelenmesi,
  Çocukların psiko sosyal gelişimini destekleme çalışmaları,
  Barınma, bakım, giyim, gıda ihtiyaçlarının karşılanması,
  Eğitimin önemi konusunda bilgilendirme çalışmaları,
  Eğitimlerini destekleyici faaliyetler,
  Eğitime yeniden kazandırma çalışmaları,
  Eğitim ihtiyaçlarının karşılanması,
  Meslek edindirmeye yönelik çalışmalar,
  Gelir getirici atölye çalışmaları,
  Sosyal kültürel, sanatsal etkinlikler ile sportif ve hobi faaliyetleri ,
  Tedavi ve rehabilite edici hizmetler,
  Sağlık sorunlarına yönelik çalışmalar; İhtiyaç duyan çocuklara sağlık hizmetleri sunulmakta olup, bu hizmet Sağlık Bakanlığı kuruluşları aracılığı ile gerçekleştirilmektedir.
  Uçucu madde kullanan çocuklar ÇEMATEM veya UMATEM’lerde tedavileri sağlanmaktadır.
  Çocuklarla, onları korkutarak başa çıkmaya çalışmamalıyız,
  Zekâlarını küçümsememeliyiz,
  Kendi değer yargılarımızı aşılamaya çalışmamalıyız,
  Onların dünyaya nasıl baktıklarını bildiğimizi düşünmemeliyiz,
  Onların istek ve ihtiyaçlarını bildiğimizi düşünmemeliyiz
  Her ziyaretimizde veya görüşmemizde onlara bir şeyler vererek bağımlılık yaratmamalıyız,
  Kendi aralarındaki ağı ve sosyal çevrelerini bozmamalıyız.

KAYNAKÇALAR:
  www.yayım.meb.gov.tr  Nuray SENEMOĞLU
  Prof. Dr. Ioanna KUÇURADI

ÇOCUKLARA MEVSİMLERİ ÖĞRETTİK...

ÇOCUKLARA MEVSİMLERİ ÖĞRETTİK...


7 Ocak 2012 Cumartesi

'PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER' HİKAYESİ


PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER

Bir varmış bir yokmuş.dünyaya şirin bir kız gelmiş.kömür gibi saçları,kiraz rengi kadar dudakları,
beyaz tenli,mavi gözlü kız çocuğu dünyaya gelmiş.annesi ve babası babası kızın adına pamuk prenses koymuşlar annesi kısa bir sürede ölmüş.sonra babası başka bir kadınla evlenmiş.ama bu kadın çok kızgın bir kadındı.pamuk prenses hep korkuyormuş.günlerden bir gün pamuk prensesi öldürmeye kalkmış.

üvey babaannesi asistanına pamuk prensesi ormana götür öldür demiş.asistanı pamuk prensesine
dayanamamış.hayvanın kalbini götürmüş ve pamuk prenses ormanın içinde kaybolmuş gitmiş gitmiş bir ev görmüş.kapıya tık tık diye vurmuş.ve içerde hiç kimse yokmuş.girmiş ve hemen yatak aramaya başlamış.ve yatak bulmuş.yatmış sonra yedi cüceler gelmiş.ve yataklarına gitmişler çünkü çok yorgunlarmış gitmişler bi bakmışlar yatakta pamuk prenses endişelenmiş. Aaaaaaaaaaa diye bağırmış.

Yedi cücelerde bağırmışlar, çok korkmuşlar.pamuk prenses

-Merak etmeyin ben sizi öldürmem yemek yaparım yerleri silip süpürürüm demiş.

-Tamam demiş yedi cüceler...

Gün doğmuş yedi cüceler iş başına gitmiş bu arada pamuk prenses yemek yapar yerleri siler süpürür sonra kapı çaldı tık tık tık pamuk prenses’ kim o ‘dedi.yaşlı bir teyze çıktı ama bu üvey anneydi.
zehirli bir elmayı ona yedirtirdi. Pamuk prenses yere düştü.sonra yedi cüceler geldi ve o ölmüştü.
sonra beyaz atlı prens pamuk prensesin anlından öptü ve pamuk prenses gözlerini açtı. düğün
hazırlıklarına başladılar ve gün doğdu saat 12’yi vurdu düğün başladı ve pamuk prenses ile prens
mutlu bir ömür yaşadılar.


                                                 DÖRT MEVSİM MASALI

Bir zamanlar Toprak Ana, evinde yalnız yaşıyormuş. Yalnız yaşamak zormuş, bu yüzden canı çok sıkılıyormuş. Bir gün kalkmış, gök kralına misafirliğe gitmiş. Sarayın kapısına varınca, gürültüler, patırtılar duymuş. Kapıdaki nöbetçiye, “bunların ne olduğunu” sormuş.
Nöbetçi:
― Ne olacak, demiş. Mevsim kardeşlerin gürültüsü. İkisi kız, ikisi oğlan dört yaramaz çocuk var. Kavga edip duruyorlar.
Toprak Ana :
― Onları bana gönderin, demiş. Ben yalnızım, biraz da benimle otursunlar.
Nöbetçi Toprak Ananın isteğini krala söylemiş. Kral da “Peki” demiş. Toprak Ana bunun üzerine evine dönmüş, mevsim kardeşleri beklemeye başlamış.
Önce en küçük kardeş gelmiş. Pembe, beyaz saçlı, güzel bir çocukmuş. Toprak Anaya :
― Benim adım İlkbahar, demiş. Size ufak bir armağan getirdim.
İlkbahar, çantasını açmış, çantasından tomurcuklanmış dallar, renk renk çiçek demetleri, cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar çıkarmış.
Çok geçmeden ikinci kardeş gelmiş. Tombul, kırmızı yanaklı bir kızmış. Adı da Yaz’mış. Kardeşine :
― Haydi çekil bakalım, bak, ben geldim, demiş. Sonra po da çantasından çilek, kiraz, şeftali, erik gibi meyveler çıkarmış, bunları Toprak Anaya sunmuş.
Derken üçüncü kardeş gelmiş. Sarı sapsarı bir çocukmuş. Toprak Ana’ya :
― Ben sonbaharım demiş. Yalnızlığı, sessizliği çok severim, demiş. Sonra da kuşları kovmuş, her yeri sarıya boyamış. Ortalığa bir sessizlik çökmüş. Tam bu sırada dördüncü kardeş gelmiş. Çiçekleri, meyveleri dağıtmış, cebinden beyaz bir su çıkarmış, bu suyla her yeri beyaza boyamış. Bir yandan da :

― Benim adım kış, benim adım kış diye bağırıyormuş.
Dört kardeş de Toprak Ananın evinden gitmek istememiş. Kavgaya tutuşmuşlar. Ortalık alt üst olmuş. Toprak Ana kızmış :
― Beni dinleyin, demiş. Ya sırayla gelin, evimde üçer ay misafir kalın, ya da çekilip gidin. Hepinizi birlikte istemiyorum.

― Bunun üzerine mevsim kardeşler düşünmüşler. Aralarında anlaşıp Toprak Anaya, “peki” demişler. İşte o günden beri sırayla geliyor, Toprak Anada üçer ay misafir kalıyorlar.


'KUKLA' HİKAYESİ...

        Bir varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde kalbur zaman içinde ,bir tane kukla varmış.Çocukları eğlendirip,güldürürmüş.
Çocukları güldürmek onun işiymiş.Onları çok sever, duygularınıda
paylaşırmış.
Günlerden bir gün kukla,tiyatro oynamak için, Tiyatro Salonunda hazırlıklar başlamış.Kukla çok ama çok heyecanlıymış.Çünkü binlerce çocuk onu izleyecekmiş.Onları güldürüp,eğlendirecekmiş.
Titatro salonu süslenmiş ve harika olmuş.Tiyatro Salonu yavaş yavaş dolmuş.Daha içeri girecek olan çocuklar bileTiyatro Salonunu çok sevmişler.Kula,onların burayı seveceklerini çocukların gözlerinden anlamıştı.Neyseki tiyatro başlayacaktı.
Çocuklar heyecan içinde kuklanın nereden çıkacağını tartışmaya başladılar.Kukla kimsenin düşünemediği yerden çıkıverdi.Herkes
çok şaşırdı.Çünkü kukla kapıdan çıkmıştı.Bu kuklanın ne yapacağı
nı kimse bilemezdi.Çocuklarda bunun için onu çok severlerdi.Tiyat
ro başladı.Kukla heyecen içinde çocukları güldürdü.Bir oyana bir
buyana dönmekten kukla çok yorulmuştu.Çocuklar ise tiyatroyu hiç sevmemişlerdi.Herkes Tiyatro Salonundan çıktı.Bu durumla ilk defa karşılaşan kukla çok şaşırdı.Hüzünlü bir şekilde oda Tiyatro Salonundan çıktı.Evine gitti.Evde ise yorgunluktan yatağına erkenden yattı.Rüyasında çocuklar onu çok sevip,duygularını pay
laşıyormuş.Kukla ise pek sevinçliymiş.Çocuklar onunla duygularını
paylaşması kuklayı çok sevindirirmiş..Kukla tam çocukları severken birden uyanmış..Kukla çok üzülmüştü.Çünkü bu bir rüyadı.Erkenden Tiyatro salonuna gitti.Burda ondan başka kukla yoktu ama başka bir kukla çocukları güldürmeye başlamıştı bile.
Bu duruma kukla çok ama çok üzülmüştü.Çocuklar artık onunla
duygularını paylaşmayacağını düşününce ağlamaya başlamıştı.
Kukla 1 2 gün tiyatro yapmamış,hatta çocuk bile görmez olmuş.
Bu duruma çok üzülen yakınları bile artık onunla dertlerini bile pay
laşmamış.Artık yanlız kalan kukla her gece çocukları düşünür olmuş.Onları çok sevdiğini kendine bile anlatır olmuş.Bir gün kukla tiyatro salonuna gitmeye karar vermiş.orada çocuklar heyecan içinde kuklanın nereden çıkağını tartışmaya başlamışlar.Kukla bu
fırsatı kaçırmamış.Gizlice tiyatro yapılan yerin ortasından çıkıverdi.Bu duruma çocuklar yine çok şaşırmışlardı.Kuklatı ayakta alkışladılar.Kuklayı çok sevdiler.Onunla beraber eğlenip güldüler.
Artık kuklayla akrabaları yeniden dertlerini paylaşmışlar.Çocular ise duygularını onunla paylaşmak için sıraya girmişler.Kukla hepsi
ne güzel sözler söylemiş.Kukla ile çocuklar arsında sıkı bir dostluk bağı kurulmuş.